“kültür-fizik”

16 Ocak – 20 Şubat 2010

Türkiye Cumhuriyetini 1923 yılında kuranlar yeni yönetiminin temelini kültür olarak açıklıyordu. Kültürün yeni yönetim içinde son derecede geniş bir anlamı vardı. Bir yandan Anadolu’daki bütün uygarlıkların o coğrafyada yaşayan herkesin malı olduğu söyleniyor bir yandan da kültürün kökenleri Orta Asya’ya kadar uzatılıyordu. Buna karşılık yeni yönetim yüzünü Batıya çevirmişti ve klasik-hümanist-kanonik Avrupa kültürü bütünüyle farklı bir kökenden gelen yeni yönetimde de esas kabul ediliyordu.

Kültür sadece bununla sınırlı kalmıyordu ama. Fiziğin de yeni bir kültüre kavuşturulması isteniyordu. Özellikle 1930’lardan başlayarak ‘kültür-fizik’ sadece okul müfredatlarının değil hayatın anının bir parçası oluyordu. ‘sağlıklı ve sağlam’ olmak yeni yönetimin bir başka ilkesiydi. Kadınlar ve erkekler, kızlar ve delikanlılar parklarda, bahçelerde ve meydanlarda yaşlılarla birlikte ‘kültür-fizik’ yapıyor, yeni rejime güç sağlamaya çalışıyordu.

Mekanlar ve binalar da bu mantığa göre düzenleniyordu. Yeni mimari ‘sağlıklı’ bir kültüre göre inşa ediliyordu. Işık, sterilizasyon, ferahlık zihinlerin olduğu kadar binaların ve alanların da özellikleri arasında görülüyordu.

Bu oluşum farklı dönüşümler içinde Türkiye’de devam etmiştir. Bugün de Türkiye kültür fizik arayışı içindedir. Bugün de Türkiye belli alanlarda katılaşmış kültürel öngörülere ve önkoşullara, koşullanmışlıklara yeni bir fizikle yaklaşma çabası içindedir. Bugün de yeni bir mimari kurma çabasındadır Türkiye.

Bakalım sanatçılarımız bu uzun ve serüven dolu tarihe nasıl bakacak, nasıl yaklaşacak? Kültürle fiziği nasıl buluşturacak?

Katılan sanatçılar;

Filiz Başaran, Selim Birsel, Bayram Candan, Sakine Çil, Şakir Gökçebağ, Aslımay Altay Göney, Güler Güngör, Kurucu Koçanoğlu, Komet, Raziye Kubat, Suzy Hug Levy, Yıldız Şermet, Mürüvvet Türkyılmaz, Y. Bahadır Yıldız


--------------------------------------------- -------------------------------------------


“kültür fizik” - “culture physique”

16 january – 20 february 2010

The founders of the Turkish Republic in 1923 explained the foundation of the new regime as culture. And within the new government culture had an extremely broad meaning. On the one hand they said it belonged to everyone who lived in Anatolia, all the civilizations that had come and gone, while on the other hand the roots of culture were being traced back to Central Asia. At the same time the new government had turned its face to the West, and the classical-humanistic-canonical European culture was being accepted in its totality as the basis for the new regime, which came from a different tradition.

But all this did not define the limits of culture. A new culture was sought for the physique as well, and starting in the 1930s physical culture became not only a fixture of school curriculums but a part of life itself, for being healthy and sound was a principle espoused by the new regime. Women and men, girls and boys, they all did physical culture in the parks, in gardens and on the squares as they sought to make the new regime stronger.

Even buildings and other spaces were designed according to this logic, as the new architecture took shape according to a ‘healthy, sound’ culture. Light, sterilization, ease – they were features of the mind, but equally of buildings and open areas.

Through varying stages of evolution, this phenomenon has continued in Turkey, which today too is marked by a quest for physical culture. Today as well, there is an effort in Turkey to bring a new physique to bear in approaching rigid cultural views, preconditions and conditioning. And Turkey today also is striving to establish a new architecture.

Let’s see how our artists will look at and approach this long, adventuresome history. How will they bring together culture and the physique?

Participating artists are;

Filiz Başaran, Selim Birsel, Bayram Candan, Sakine Çil, Şakir Gökçebağ, Aslımay Altay Göney, Güler Güngör, Kurucu Koçanoğlu, Komet, Raziye Kubat, Suzy Hug Levy, Yıldız Şermet, Mürüvvet Türkyılmaz, Y. Bahadır Yıldız